Uçak biletleri ve bisiklet sorunsalı

Yeni ufuklara açılma hayalleri kurduktan sonra sıra işin can sıkıcı kısmına geliyor. Uçak biletlerini almak!

Hava yolu ulaşımı giderek yaygınlaşmasına rağmen malesef bilet fiyatları hiçbir zaman bir stabiliteye ulaşmıyor. Yani, ne olurdu sanki uçak biletlerinin de otobüs, tren gibi sabit fiyatları olsa. Ama malesef. Bırakın yıl içerisindeki değişimi, aynı havayolu aynı yolculuk aynı zaman için baktığınız bilet bile her dakika değişen bir fiyata sahip.

Biz Peru yolculuğumuz için bilet araştırmakta geç kaldık. Sık uçuş yapan kişilerin tavsiyelerine bakılırsa bir yere uçak bileti arıyorsanız en az 2-3 ay önceden araştırmalarınıza başlamalısınız. Yakın mesafe (örneğin Avrupa) biletlerini 1 sene önceden bazı havayollarının kampanya süreçleri içerisinde çok ucuza getirmeniz mümkün. Uzak diyarlara yolculuklarınızda ise bu kampanyalar olmayacaktır, sıkı bir araştırma sürecine hazır olun.

Kunduz Kamp’ta Eylül mesaisi: haritadan yer beğenmece

Nerelere nasıl bakmalı?

Uçak bileti karşılaştırma motorlarını kullanın. Ama sadece birisini değil. Peru seyahatimiz için biz Skyscanner, Momondo ve Kiwi‘yi inceledik. Bunların her birisinin farklı anlarda birbirinden farklı uygun seçenekler verdiği oldu. O nedenle bir yere bağlı kalmayın.

Arama yaparken zaman esnekliğiniz varsa bunu belirtin. Tüm ay ya da +-3 gün gibi seçenekleri işaretleyerek denemeler yapın.

Aramanızı gidiş-dönüş olarak yapmayın. Başka tecrübesi olan var mı bilmiyoruz ama biz gidiş-dönüş aramalarında fiyatların daha yüksek çıktığını gözlemledik. Tek yön olarak arama yapın.

Daha önce uçak bileti arayan herkes biliyordur ama yine de bir kez daha söyleyelim: Her aramanızı birbirinden bağımsız ve tarayıcınızda çerezleri temizleyerek yapın. Ya da daha kolayı: Tarayıcınınızın gizli sekmelerini kullanın. Aynı sebepten uçak bileti arama motorlarının mobil uygulamalarını da kullanmayın. Uçak bileti arama motorlarının aramasını yaptığı acente ve havayolu siteleri çerezleri iyi bir şekilde işleme yeteneğine sahiptir, dolayısıyla en uygun fiyatları almak istiyorsanız aynı aramayı defalarca yapan bu seyahati kafaya takmış bir yolcu gibi değil ilk defa arama yapan yeni bir yolcu gibi görünmeniz gerekiyor.

Gizli sekmeler candır

Zaman vs Para

Yurtdışı uçak bileti ararken çok temel bir çelişkiyi herkes yaşar: Olabildiğince hızlı bir şekilde gideceğiniz yere ulaşmak mı yoksa olabildiğince ucuza gideceğiniz yere ulaşmak mı? Başka hiçbir ulaşım aracında olmayan bir kural hava yolu ulaşımında karşımıza çıkar: Yolunuzu uzattıkça fiyat düşer!

Evet aktarmalardan bahsediyoruz. Yurtdışı seyahatleriniz için bilet ararken direkt uçuşların her zaman en pahalı seçenekler olduğunu görmüşsünüzdür. Malesef! Bunun sebebi yoğun ve ucuz uçuş yapan havayolu firmalarının transfer usulü çalışması. Deniz aşırı yolculuklarda Avrupa ülkeleri üzerinden, Asya yolculuklarında Rusya ya da yakın Asya ülkeleri üzerinden aktarmalar çoğunlukta.

Dünyada hava trafiği. Renkler havalimanları arası günlük yolcu sayısını gösteriyor.

Gidilecek noktaya uçmak isteyen çok fazla insanın olmadığı bölgelerde başka havayollarının uçaklarından toplu olarak koltuk alan ve ara duraklarda bu insanları birleştirerek gidilecek noktaya ulaştıran firmalar bulunuyor. Burada sizin yolcu olarak (bagajlarınızla birlikte) aktarılmanızdan havayolu şirketi sorumlu, yani bu resmi bir aktarma diyelim. Türkiye’den uçuşlarda çoğu zaman tek seçeneğimiz oluyor. Neden? Çünkü bu tip aktarmada transfer bölgesinden hiçbir şekilde çıkmadığınızdan aktarma yaptığınız ülkeye resmi olarak girmiş olmuyorsunuz. Yani ara ülkeler için ekstra vize almanıza gerek olmuyor. Pandemi sürecinde buna ek bir avantaj daha ekleniyor: Çoğu ülke transit bölgesindeki yolcular için ülkeye girişteki standart kısıtlamalarını uygulamıyor. Dolayısıyla aktarma yaptığınız ülkeleri hiç yokmuş gibi düşünebiliyorsunuz.

Bir diğer ucuz seçenek ise (hatta çok daha ucuz) birbiriyle bağlantısı olmayan parça parça ucuz uçuşların birleştirilmesi yoluyla yapılan aktarmalar. Uçuş arama motorları size bu tip aktarmalı uçuşlardan da bolca bulacaktır. Bunlar “Yolcu sorumluluğunda aktarma” ya da “self-transfer” şeklinde çıkar. Bu uçuşların diğerlerine göre fiyatlarının ucuzluğu gözlerimizi yaşartsa da malesef bunlar bizim için bir seçenek olamıyor. Sebebi ara ülkelere de resmi olarak giriş-çıkış yapmak zorunda olmanız. Bu durum beraberinde ara ülkeler için gerekli vizeleri, pandemi kısıtlamaları vb de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bu tip seçenekleri ağlaya ağlaya eliyoruz.

Buldum! Alıyorum…

Aramalarınız sırasında uygun bir bilet buldunuz. Durun hemen almayın. Kendinize bir son tarih belirleyin, ama yolculuğunuza 2 aydan daha kısa zaman kalmamasına dikkat edin. O zaman zarfında sabırla ara ara uçuş aramaya devam edin. Bizim malesef bu şansımız olmadı. Kendimizi Vietnam‘a göre ayarlamıştık, pandemi kısıtlamaları ile birçok ülkenin kapısının kapandığını anladığımızda ise epey geç kalmış bulunuyorduk. Dolayısıyla iki üç gün fiyatları takip edip Peru biletlerimizi almak durumunda kaldık.

Yeterli bir süre bilet fiyatlarını takip ettiniz ve artık biletinizi almaya karar verdiniz diyelim. Uçuş arama motorlarından bulduğunuz biletler acente fiyatları ise aynı uçuş için havayolunun kendi fiyatlarına da bakmayı ihmal etmeyin. Bazen daha düşük bazen ise daha yüksek acente fiyatları görüyor olabilirsiniz, kararınızı ona göre verin. Birçok acente gösterdiği fiyatın üstüne son satın alım aşamasında hizmet bedeli gibi ücretler de ekliyor, onlara da dikkat edin.

Bilet alırken artık satın alım aşamasındaysanız burada da fiyatı çok oynatmamak adına dikkat etmeniz gereken şeyler var. Örneğin: koltuk seçimi, yemek seçimi, ek hizmetler gibi opsiyonel olan kalemleri işaretlememeye çalışın. 18-20 saatlik yolculuklarda yol arkadaşınızla yan yana oturmak şahane olabilir ama biz bunun için fazladan bin lira vermeyi çok mantıklı bulmadık örneğin : )

Son olarak bagaj kriterlerine dikkat etmekte fayda var. Kimi yerlerde değişiyor olmasına rağmen uluslararası standart yolcu başına 23 kg bagaj + 8/10 kg kabin bagajı şeklinde. Ve bunların birer parça olması gerekiyor. Bazı havayollarının light uçuş seçenekleri daha uygun fiyatlarda oluyor. Light derken literally light, yani daha hafif olmanız gerekiyor : ) Kabin bagajı haricinde bir bagajınız olmamalı. Bazı havayollarında ise kontrollü bagaj kabul edilip küçük kişisel eşya harici hiçbir kabin bagajı kabul edilmeyebiliyor. Biz aramalarımız sırasında her çeşidiyle karşılaştık. Uçuş arama motorunun sonuçlarında her uçuş için bagaj şartları da yazıyor, bunları tam anladığınızdan emin olun, olmadı havayolunun sitesinden bakıp teyit edin. Çünkü o sınırlara uymuyorsanız ekstra bagaj ücreti bir uçuş için yapabileceğiniz en büyük harcama kalemi olacak.

Bisiklet nasıl uçacak?

Gelelim bizim açımızdan zurnanın zırtladığı yere. Biz Peru‘ya 3 ay bisikletle gezmeye gidiyoruz. Haliyle yanımızda bisikletlerimizin de olması gerekiyor : ) Uçuşlarda bisiklet için ekstra prosedürler (ve ekstra paralar) var.

Böyle olaydı iyiydi

Araştırdıklarımızdan öğrendiğimiz şu: Havayolu firmalarında bisiklet için kullanılan iki farklı politika var:

1- Bisikletin spor ekipmanı olarak alınması. Havayolu firmalarının çoğunluğunun kullandığı yöntem. Gidon yana çevrilip ön lastik sökülmesi suretiyle bir kutuya (belirli ebatları geçmemesi gerekiyor) sığdırılan bisikletin bagaja verilmesi. Özel spor ekipmanı kategorisinde sayılan bisikletiniz, bu şekilde normal bagaj hakkınızdan bağımsız oluyor. Spor ekipmanı için ise ayrıca bir ücreti check-in sırasında ödüyorsunuz. Bu ücret firmaya ve uçuş uzaklığına göre değişiyor.

2- Standart bagaj hakkı içine bisikletin de dahil edilmesi (yine kutulamanız gerekiyor tabii). Nasıl bir seyahatiniz olacağına göre avantajlı da olabilir dezavantajlı da. Bisiklet ağırlığından kalan kg sınırı geri kalan eşyalarınız için yeterliyse bu şekilde ekstra ücret ödemeden uçabiliyorsunuz. Örneğin hafif yüklü bikepacking yapanlar için gayet ideal olabilir. O sınırı geçiyorsanız ise kg başına ekstra bagaj olarak ücretlendiriliyorsunuz, ki bu bir felaket. Bu yöntemi uygulayan havayolu firması daha az.

Uçak firmalarına sesleniyoruz: Bulduğunuz gibi bırakınız

Her ne yöntem olursa olsun önceden havayoluyla iletişime geçerek bisikletiniz için rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Yaptırmadığınız durumda spor ekipmanı/bagaj kontenjanının dolduğu söylenerek elinizde bisikletinizle kalabilirsiniz.

Bizim Peru uçuşumuz Air Europa‘nın İstanbul -> İspanya (Madrid) -> Peru (Lima) aktarmalı uçuşuydu ve biletimizi bir online acente üzerinden aldık. Air Europa’nın bisiklet politikasını inceledikten ve birincisi gibi olduğunu okuduktan sonra acenteyle iletişime geçip bisiklet rezervasyonu için yardım istedik. Acente daha önce böyle birşeyi tecrübe etmemişti, destek personeli bizim okuduğumuz sayfaları uzun uzun okuduktan sonra bisikletlerimizi direkt havalimanına götürüp check-in sırasında parasını ödeyerek bagaja verebileceğimizi düşündüğünü söyledi. Buradan bir yere varamayacağımızı anlayınca Air Europa’ya ulaşmaya karar verdik.

Air Europa’da görüştüğümüz destek personeli konuya epey hakim gibi görünüyordu ve rezervasyon yapılması gerektiğini biliyordu. Fakat burada da başka bir soruna takıldık: uçuşların ikisi de Air Europa’nın görünmesine rağmen ilk uçuş (İstanbul -> Madrid) Türk Hava Yolları’nın uçağı ile yapılacaktı, Air Europa buradan koltuk almıştı. Bagaj işlemlerinin THY ile yapılması gerekiyordu dolayısıyla. Air Europa’daki personel bize THY’yi arayıp öncelikle kendimizi uçuşta buldurmamızı, sonra bisiklet için rezervasyonu yaptırıp ikinci uçuşa aktarılmasını sağlamamızı söyledi ve THY ile görüşmelerimizde kolaylıklar diledi : ) Ne demek istediğini çok geçmeden anladık.

THY müşteri temsilciliğiyle iletişime geçip derdimizi anlatmaya başladığımızda daha bisiklet konusuna gelmeden uzuun bir süre boyunca bizim bir THY uçağında uçuşumuz olduğuna müşteri temsilcisini ikna etmeye uğraştık. Birkaç kişi değiştirdikten sonra nihayet isimlerimizi uçuşta buldurmayı başardık ve bisiklet rezervasyonu için bilgileri verdik (kutu ebatları, ağırlık vs isteniyor).

Rezervasyonun yapıldığı söylendiğinde tekrar Air Europa’yı arayıp ikinci uçuş için bisikletlerin aktarılmasını teyit etmek istedik ancak Air Europa bisikletlerin görünmediğini söyledi. Bunun üzerine tekrar THY’yi aradık. Sonrasında gün içerisinde THY ile yaptığımız 5 farklı görüşmenin hiçbirinde başarıya ulaşamadık: Kimisinde bizi o uçuşta hiç bulamadılar (bisikletleri değil bizi!), kimisinde bizi buldular ama bisiklet rezervasyonu işlemini tamamlayamadılar (“sistem izin vermiyor”), kimisinde uçuş Air Europa göründüğü için rezervasyonu oradan yapmamızı söylediler, kimisinde ise biletleri acenteden satın aldığımız için bisiklet rezervasyonu yapamayacağımızı söylediler.

Ertesi gün temiz bir sayfa açıp deriiiiin bir nefes alarak tekrar telefona sarıldık. Bu kez ilk arayışımızda tam isabetti! Konuştuğumuz THY müşteri hizmetleri personeli tıkır tıkır bizim uçuşumuzu bulup 10 dakika içinde bisikletlerimizin rezervasyonunu tamamladı. Air Europa‘yı arayıp ikinci uçuşa aktarılacağını da teyit ettik. Böylece bisiklet rezervasyonu hikayesini başladıktan 20 saat sonra da olsa mutlu sonla tamamlamış olduk. Bıkmadan uğraşmaya devam etmek ve tek bir müşteri temsilcisinin dediğine güvenmemek gerekiyor böyle durumlarda, biz bunu öğrendik.

Eee şimdi?

Evet, işin ıvır zıvır kısmı arkamızda kaldı. Bu yazıyı yazarken Peru seyahatimize 1 ay kalmış bulunuyor. Artık yavaş yavaş rotamızı çıkarma, hazırlıklarımızı yapma, eşyaların mantıklı bir şekilde uçağa yerleşmesi için organize etme, bisikletleri kutulama vakti geliyor. Tabii hepsinden önce Kunduz Kamp’ı paketleyip kapatmalıyız : )

Adiós!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>