Amazon yağmur ormanları Güney Amerika kıtasında 9 ülkeye dağılmış durumda ve dünyanın kalan yağmur ormanlarının neredeyse yarısını oluşturuyor. Amazonlar denince akla ilk Brezilya gelse de Amazonların %13’ü de Peru’da yer alıyor ve Peru’da da Amazon ormanlarını, buradaki yerel hayatı ve biyoçeşitliliği deneyimlemek mümkün.
BU YAZIDA NELER VAR?
Peru Amazonları
Amazon nehri ve bağlı kolların bulunduğu Amazon havzası karayoluna pek müsait değil. Belirli bölgelerde yerel topluluklar izole denebilecek hayatlarını sürdürüyorlar ama dışarıdan ziyaret kolay değil. Peru Amazonlarında yabancıların girebildiği 3 bölge var:
- Tambopata Milli Parkı
- Manu Milli Parkı
- Iquitos bölgesi
Tambopata ve Manu Milli Parkları Cusco’nun doğusunda Madre de Dios bölgesinde yer alıyor. Bu iki milli parkta koruma altında bulunan yağmur ormanlarındaki biyoçeşitliliği yerinde görebiliyorsunuz. Iquitos ise Peru’nun kuzeyinde Loreta bölgesinde bulunan en büyük Amazon şehri. Buraya sadece nehir ya da havayoluyla ulaşılabiliyor. Karayolu ulaşımı olmaması burada geleneksel Amazon kültürünün olabildiğince az değişim geçirmesini sağlamış ve burası da daha çok bu kültürü görmek için ziyaret ediliyor.
Bizim Peru seyahatimizi planlarken Amazon bölgesi olarak aklımızda Iquitos’a gitmek vardı. Pucallpa’ya kadar karayoluyla gidip oradan kargo gemisiyle Iquitos’a gidip uçakla Lima’ya geri dönmeyi ya da zamanımız olursa Iquitos’tan nehir yoluyla Kolombiya’ya geçmeyi düşünüyorduk. Iquitos’a ulaşım sadece gemi ya da uçakla sağlanıyor ve burası Kolombiya Brezilya ve Peru arasında üçlü bir sınır kapısı olduğundan her iki ülkeye nehir yoluyla buradan geçiş yapmak mümkün. Ama pandemi dönemi Peru’da toplu ulaşımda birçok belirsizlik vardı ve kargo gemilerinin çoğunlukla çalışmadığını öğrendik. Kargo gemisiyle 3-4 günlük yolculuk yapmak asıl istediğimiz şeydi, o yüzden Iquitos planından vazgeçtik. Bir gün Brezilya ya da Kolombiya’ya gittiğimizde Amazon nehrinde bu kargo gemilerinde yolculuk yapma fikrimiz baki duruyor.
Ulaşım
Cusco’dan Puerto Maldonado otobüsle 10 saat kadar sürüyor. Biz biletlerimizi Cusco otogardan Palomino firmasından aldık. Yine çift katlı otobüsler gidiyor. Otobüsün koltuğunun ne kadar yattığına ve klimalı olup olmamasına göre fiyatlar değişiyor.
Biz yol nasıl olsa kısa diyerek (Peru’daki ortalama yollar 24 saat civarı sürdüğünden :)) en ucuz bulduğumuz biletleri aldık: 40 sol. Ama kesinlikle tavsiye etmeyiz, yollar aşırı virajlı ve Amazon bölgesine girdiğinizden çok sıcak ve nemli. Klimalı otobüsten alın. Dönüşte Tranzela firmasından klimalı otobüsten bilet aldık ve çok rahat döndük (60 sol).
Bu arada Cusco yazımıza da şuradan göz atabilirsiniz:
Puerto Maldonado şehri
14 Aralık sabahı feci bir otobüs yolculuğunun ardından P.Maldonado otogarına vardık. Mototaksiye binip (7 sol) kendimizi merkeze attık. Şehir Madre de Dios ırmağı kenarında minik bir şehir, merkezinde ilgi çekici bir şey yok. Sokak sandviççilerinden kahvaltı yaptıktan sonra tur firmalarının olduğu caddeye gidip kapı kapı dolaştık.
Amazon bölgesinin genelinde olduğu gibi P.Maldonado’da da bölgenin derinliklerine bağımsız gidebilme şansınız yok, turlara katılmanız ya da özel rehberle gezmeniz gerekiyor. Turlar günübirlik ya da 3-5 günlük lodge denen nehir kıyısındaki pansiyonlarda konaklamalı şekillerde oluyor.
Biz internette olumlu yorumlarını da okuduğumuz Carlos Expeditions ile anlaştık. 1 saat sonra başlayan 2 gece 3 günlük Eco Jungle turuna kişi başı 500 sol ödedik. Bu fiyata lodge’da konaklama, 3 öğün yemek ve tüm etkinlikler dahildi. Bize başta pahalı geldi ama gruptaki diğer kişilerden internetten rezervasyon yapanların 1000 sol, 2-3 gün önce telefondan rezervasyon yapanların 750 sol ödediklerini öğrenince son dakika şansımıza güvenerek iyi bir şey yaptığımızı anladık.
Ne götürmeli?
Öncelikle Cusco’dan geliyorsanız havanın bir anda 20 derece ısınmasına hazırlıklı olun. Şort tişört ve kano yapacaksanız mayo alın.
Akşam yürüyüşleri için pantolon. Çok sıcak ama sivrisinekler için gerekli.
30 Deet sivrisinek kovucu. P.Maldonado’da bulunmuyor, Cusco’da var.
Amazon bölgesinin tamamında orta derece sıtma riski var. Sıtmanın aşısı vb yok, belli oranda koruyan Malaria tabletleri var. Bölgeye girmeden 1-2 gün önce başlanıp bölgeden ayrıldıktan sonraki güne kadar kullanılması öneriliyor.
Fener. Ve varsa dürbün (yaban hayatı gözlemi için).
Amazon günleri
Sabah tur grubu toplanınca bizi iskeleye götürdüler. Motorlu uzun kayığa binip 30 dakika uzaklıktaki Monte Amazonico Lodge isimli kalacağımız yere gittik. Gerçekten inanılmaz güzellikte bir yer. Yağmur ormanlarının içerisinde kuş cıvıltıları arasında huzurlu mu huzurlu.
Rehberimiz bölge, bitki örtüsü ve hayvanlar hakkında kısa bir oryantasyon verip bizi lodge’un hemen arkasından başlayan sık ormanda gezdirdi.
Lodge’a dönüp öğle yemeği yedikten sonra kayıkla maymun adası denen minik bir adacığa gittik. Buraya zamanında kahverengi kapuçin maymunları bırakılmış, orada çoğalmışlar. Adada yürüyüş yaptık, ağaçların yükseklerinde kapuçinler sürüler halinde bizi takip etti.
Adadan döndüğümüzde hava kararmıştı. Bir tekneye doluşup Cayman denen nehir timsahlarını izlemek için sazlıklarda gezdik. Kaptan bize göstereceğim diye bir timsah yakaladı, sonra teknenin içinde elinden kaçırdı! Sonra tabii panik dolu anlar, hepimizin koltukların üstüne fırlaması, teknenin alabora olmaktan son anda dönmesi gibi gibi 🙂 Hayvanın epey koşturduktan sonra nehre atlamasıyla ortalık duruldu. Yaban hayatını çok kurcalamamak iyidir arkadaşlar, lütfen 🙂
Tekne gezisinden sonra lodge’a geri dönüp akşam yemeği yedik sonra biraz ortak salonda takılıp yatmaya gittik. Odamız ferah bir orman kulübesi, bol penceresi var ve camları yok, onun yerine sineklikler var 🙂 Çok akıllıca geldi bize. Her zaman açık durması gereken bir pencerede neden cam olsun ki?
İkinci gün sabah 04’te kalktık. Kahvaltı yapıp botla Tambopata Milli Parkı bölgesine gittik. Milli Park gişelerinden giriş yapıp 1 saat yürüyüşle Sandoval Gölü’ne geldik. Yürüyüş sırasında tarantulalar, termit karıncası kolonileri ve Amazon bölgesinin dev ağaçlarını gördük.
Sandoval Gölü’nde kayıkla gezdik. Bir sürü tropikal kuş, sincap maymunları, kahverengi kapuçinler ve sadece Güney Amerika’da bulunan dev su samurlarını gördük. Sabahın ilk ışıklarından öğlene kadar olan bu geziden sonra yine lodge’a döndük.
Öğle yemeğinin ardından akşama kadar serbest zamandı. İnanılmaz bir yağmur başladı. Toprak kokusuna doyarak biralarımızı içtik, hamaklarda uyukladık. 2-3 saat aralıksız bardaktan boşanırcasına yağan yağmur dindikten yarım saat sonra ortalık hiç yağmur yağmamış gibiydi. Amazonların bitki örtüsü çok acayip bir şey.
Akşam rehberimizle gece yürüyüşü yaptık. Yine bolca tarantula, tropikal kurbağalar ve enteresan yılanlar gördük.
Üçüncü günümüzde sabah kahvaltıdan sonra orman içinde kanopi ve zipline yapmaya gittik. 40 metrelik dev ağaçlar üzerine gözlem kuleleri kurulmuş, aralarında asma köprülerden geçiyorsunuz. Ayağınızın altında bütün yağmur ormanı, çok güzel.
Biz hiç zipline da yapmamıştık, ilk zipline deneyimimiz bir yağmur ormanında olmuş oldu. Korktuk epeyce ama ağaçların üzerinde uçmak harikaydı. Zipline’dan daha heyecanlı olansa iki zipline arasındaki yolu 40 metre yükseklikte bir ayak kalınlığında bir tahtanın üzerinde yürümekti sanırız 🙂
Ormandaki etkinliklerin ardından son öğle yemeğimizi yiyip Madre de Dios’ta kano yaptık. Amazon’da kürek çekmedik demeyiz artık ama çok da gerekli değil açıkçası 🙂 Zira akıntı o kadar güçlü ki bir yerden bir yere gidemiyorsunuz, spor salonunda kürek egzersizi yapmak gibi.
16:00’da lodge ahalisiyle vedalaştık, botla Puerto Maldonado merkezine geri götürüldük. Yeri gelmişken, bu bölgenin insanı Peru’nun And bölgelerine nazaran daha Latin tarzı bir neşeye ve hareketliliğe sahip. Havasından herhalde diye düşündük 🙂
Merkezde bir şeyler atıştırıp yine mototaksi ile püfür püfür otogara gittik. Bu kez klimalı otobüsten bilet alıp Cusco’ya döndük.
Başka neler yapılabiliyor?
Puerto Maldonado’da yapabileceğiniz Amazon turlarının geniş bir skalası var ama açık söyleyelim bütçenizle doğru orantılı. Tambopata Milli Parkı bölgesinde daha fazla vakit geçirmek istiyorsanız 1 haftaya kadar uzayan turlar bulunuyor. Macaw papağanlarını ya da yerel insanların evlerini ziyaret etmek gibi seçenekler var.
Bunun haricinde turunuzun süresi kadar konakladığınız yere göre de fiyatlar ve etkinlikler değişiyor. Genel prensip olarak şehirden ne kadar uzaklaşırsanız Amazon’u o kadar iyi deneyimleyebiliyorsunuz ama fiyatlar da bir o kadar katlanıyor. Örneğin Tambopata Research Center isimli lodge abartısız yeryüzündeki cennet fakat orada konaklayıp etkinliklere katılmanın fiyatı bizim yaptığımızın 9 katı bir bütçe gerektiriyordu.
Bir de elbette Peru ve özellikle Amazon bölgesinin en çok merak edilen deneyimlerinden Ayahuasca var. P.Maldonado’da da diğer turistik Amazon bölgelerinde de Ayahuasca seromonilerine katılmak mümkün. Herhangi bir turla anlaşırken ekstra etkinlik olarak talepte bulunup anlaşıyorsunuz. Genel olarak turistik nitelikte yapıldığından yaşanan deneyimin iyi/kötü olması seromoni grubunuzla bağlantılı, yani ortamın kendisinin pek mistik bir özelliği yok (bizim kaldığımız gibi olan lodge’larda normal herkesin yemek yediği, bilardo vs oynadığı ortak salonlarda yapılıyor, odaklanma konusu pek önemsenmiyor).
Leave a Reply