Coğrafi olarak Nepal’in tam ortasında bulunan Pokhara şehri Gandaki bölgesinin başkenti ve Nepal’in ikinci en büyük şehri. Burası hem Nepal’in sayfiye şehri diyebileceğimiz bir kent hem de Annapurna sıradağlarının hemen dibinde olduğu için önemli bir turizm merkezi.
Pokhara şehri Phewa gölü kıyısına kurulmuş. Özellikle Katmandu’dan sonra insana kelimenin gerçek anlamıyla nefes aldırıyor Pokhara. Katmandu’daki hava kirliliği, egsoz, gürültü patırtı, kalabalık burada yok. 800 metre rakımda ve havası ılıman, şehir temiz ve sakin.
Çoğunlukla nemli bir şehir (subtropikal bölgede) ama hava az da olsa açık olduğu günlerde şehir içinde etrafınızı saran muhteşem dağları görebiliyorsunuz. 8000 m üzeri üç dev Annapurna, Manaslu, Dhaulagiri ve Shiva’nın mistik dağı Machhapuchhre (Fish Tail) Pokhara şehrinden görülebiliyor.
Ulaşım
Biz Pokhara’ya biliyorsunuz VIP usülü bir giriş yaptık 🙂 Helikopterle geldiğimiz Pokhara’da ilk gördüğümüz yer de havalimanı oldu. Helikopter macerasını henüz okumadıysanız Manaslu yazımıza göz atabilirsiniz:
Pokhara’ya Katmandu’dan ulaşım için iç hat uçak ya da otobüs kullanabilirsiniz. Biz Katmandu’ya geri dönerken otobüsle gittik. Karayolu 200 km ama öyle iki-üç saatlik bir yol olduğunu düşünmeyin tam 10 saat sürüyor, yol dar ve virajlı, sık sık toprak kaymalarından kaynaklı yol çalışmaları var. Peru’daki deneyimlerimizden bu tip kötü yollarda ucuz otobüsleri tercih etmeme yönünde deneyimliydik. Araştırdık en lüks otobüs hangisiyse onu bulduk ve biletleri oradan aldık.
Rahat koltuklu, klimalı otobüslere sofa bus deniyor, bir iki firmanın bu tip otobüsleri var. Biz Swift diye bir firmanın kendi ofisinden aldık 1500 NRP idi. Acentelerden alırsanız 2000 NRP civarı oluyor.
Otobüs hakikaten olabileceği kadar rahattı. Yemek molasında durduğu tesisi çok beğendik bir de, açıkbüfe çeşit çeşit yemek seçeneği vardı güzeldi hepsi.
Otogar Pokhara’nın merkezinde, Lakeside’da. İsmi Tourist Bus Park olarak geçiyor. Ulaşım kolay, yürüyebilirsiniz ya da taksi kullanabilirsiniz kısa mesafe. Taksiler kilometre başına yaklaşık 100 NRP şeklinde hesap çıkarıyor, binmeden önce fiyatta anlaşmak gerekiyor taksimetre yok.
Pokhara içinde her yere az ya da çok yürüyerek ulaşabilirsiniz. Ama yürümesi çok keyifli bir şehir.
Konaklama
Pokhara’da ilk gece hastanede konakladık 🙂 Yine okumadıysanız Manaslu yazısını okumanızı öneririz, sebebini oradan anlayabilirsiniz.
Ertesi gün ilk olarak bizden önce Pokhara’ya gelen fazlalık eşyalarımızın olduğu çantayı almak için Katmandu’daki trekking firmasının Pokhara’da anlaşmalı olduğu hostele gittik, çok da övmüşlerdi herhalde orada kalırız diyorduk. Gittiğimizde 40 kişilik bir lise grubu vardı, ortalık çarşamba pazarına dönmüştü. Çantamızı depoda zor bulduk ve direkt oradan uzaklaştık. Dinlenmek için geldiğimiz yerde ergen grubu olması olasılık dahilinde bile değil 🙂
Akşam oluyor ve seçenekler daralıyordu. Lakeside bölgesini iki kere tavaf edip internetten bulduğumuz eli yüzü düzgün fiyatı da uygunca olan seçeneklerin hepsini gezdik. Hepsi korkunç görünüyordu. En sonunda fiyatı diğerlerinden biraz daha pahalı ama odaları çok düzgün görünen bir tanesine gittiğimizde nihayet yüzümüz güldü.
Pokhara merkezde (Lakeside) Beli Guest House diye bir hostel. Çok hoş bir aile tarafından işletiliyor. 5 katlı, Phewa gölüne bakan bir yamaçta, yapısı hostelden ziyade oteli andırıyor. Farklı tipte odaları var 1500 NRP-1800 NRP arası. Biz o kadar tantananın ardından biraz keyfi hak ettiğimizi düşünerek 4.kattaki ferah odalardan birini tuttuk, gecelik 1800 NRP.
Beli Guest House gerçekten önerilebilecek bir yer. Sahibi karı koca çok hoş sohbetler, Kore’de üniversite okuyan bir oğulları, lisede okuyan bir kızları var. Kızları çok tatlı, su gibi de İngilizcesi var. Hostel tertemiz, her yerde çiçekler var. 5.kat teras, burada hem müthiş bir göl manzarası hem de ortak kullanıma açık güzel bir mutfak var. Pokhara’ya ilk gittiğimizde burada 5 gün kaldık. Annapurna dağlarındaki yürüyüşleri yaptıktan sonra ikinci gelişimizde de Katmandu’ya geçmeden önce 3 gün daha kaldık.
Pokhara’da merkezi bir yerde kalmak istiyorsanız Lakeside bölgesinden şaşmayın çünkü dükkanlar, bakkal çakkal, tur firmaları, restoranlar, otogar, yürüyüş izinleri ofisi herşey Lakeside civarında. Ama keyif yapacak daha fazla vaktiniz varsa ya da inziva tarzı bir konaklama düşünüyorsanız Pokhara merkezin biraz daha dışında gölün kuzeyinde Sedi Bagar güneyinde Pumdikot ve Chisapani bölgelerinde de konaklayabilirsiniz.
Lakeside ve Phewa Gölü
Pokhara şehri Phewa gölü kıyısında yer alıyor. Sakin mi sakin, hava açık olduğu günlerde Annapurnaların silüetlerinin yansıdığı güzel bir göl.
Nepal’deki her şey gibi buranın da mitolojik bir hikayesi var. Tanrıça Barahi bir gün yaşlı bir kadın kılığına girip buradaki köylülerden yiyecek istemiş. Herkes itip kalkıp hor görmüş, sadece yaşlıca bir çift yardımcı olmuş. Bunun üzerine Barahi bu çifte bir tepeye kaçmalarını söylemiş ve geri kalan tüm köyleri suya gömmüş. Bu göl Phewa gölü olmuş, yaşlıların kaçtığı tepe de gölün ortasındaki Tal Barahi Mandir tapınağı olmuş.
Phewa gölünün doğu yakası ve Pokhara şehrinin merkezi Lakeside olarak geçiyor. Asıl ismi Baidam. Burası oteller, hosteller, restoran ve cafeler, tur şirketleri vb dolu tipik bir turizm şehri görünümünde. Göl kıyısında çoğunlukla yemyeşil parklar bulunuyor. Buralarda piknik yapan insanlar görebilirsiniz. Yine göl kıyısında Nepallilerin turistlerden daha çok rağbet ettiği önünde mangal tezgahları olan birahaneler bulunuyor.
Göl kıyısında üç yerde kooperatife ait kayık iskeleleri bulunuyor. Kendin kürek çekmeli şekilde de saatlik kiralanabiliyor, ya da tek yön şoförle Stupa’ya gidiş veya Tal Barahi tapınağına gidiş şeklinde de kiralanabiliyor.
Lakeside’ın göl kıyısında en sonunda bir de lunapark var. İsmi Disneyland. Oyuncaklar ve ışıklandırmalar 80’lardan kalma gibi görünse de çok eğlenceli bir yer. Bizim kaldığımız hostel oraya çok yakın olduğundan ilk bir-iki gece gürültüsüne sinir olduk. Sonunda ne var bu kadar bağıracak diye merak edip gittik, çok eğlenceli hakikaten. Bağırdıkları kadar var 🙂
Lakeside’da outdoor firmaları, çamaşırhaneler ve trekking firmaları da bolca bulunuyor. Yalnız Pokhara o açıdan Katmandu’dan epey daha pahalı. Örneğin çamaşırhanede kilo fiyatı Katmandu’da 100 NRP iken Pokhara’da 150 NRP idi. Çakma outdoor ürünleri de öyle, yani alacaksanız Pokhara’ya bırakmayın. Bu arada Katmandu yazısını okumadıysanız şöyle buyrun:
Yeme içme
Pokhara’da biz yerel yemekler yiyecek doğru düzgün bir yer bulamadık açıkçası. Aslında yüzlerce restoran var ama hep bizim Sultanahmet’teki turistik restoranlar gibi, yemekler kötü fiyatlar pahalı. Pokhara’da yerel yemek için tavsiye edebileceğimiz tek yer (saçma ama) Türk yemekleri yapan bir yer!
Lakeside’ın arka sokaklarında yol üstünde minicik bir lokanta, adı New Turkish Nepali Restaurant. Rastgele denk geldik, “Türkler burada da mı dönerci açmış” dedik ama alakası yok. Menüde evet epey modifiye edilmiş Türk yemekleri de var, ama Nepal ve Hint yemekleri de var, falafel de var. Karı koca iki Nepalli çalışıyor, Türk yemekleri ne alaka dedik ama adam pek İngilizce de konuşmuyor, öğrenemedik. Hem Nepalliler hem turistler tarafından çok geliniyor. Genelde oturmak için sıra bekliyorsunuz, yemek de siparişten 50-60 dakika sonra geliyor.
Buraya biz herhalde 4-5 kez gittik. Menüde ne varsa (Nepal, Hint, Türk, Lübnan) denedik hepsi çok güzel, fiyatları da çok uygun. Thukpa 200 NRP, tavuk döner tabağı 350 NRP, falafel tabağı 350 NRP… gibi. Tavuk döner dediği şey de döner falan değil baya güzel bir tavuk ızgaraymış. Pokhara’da görüştüğümüz Türkiye’den arkadaşları da götürdük, başta “ne alaka Nepalde Türk lokantasına gidiyorsunuz” diye dalga geçtiler. Sonra biz yokken kendileri de bir daha gitmişler 🙂
Pokhara’da bir gözdemiz de fırınlarda satılan sandviçler oldu. Yine Lakeside arka taraflarında ara sokakta Sheela Bakery isimli fırın en güzel sıcak sandviçleri yapan yer. Büyük ekmek arası sandviç 350 NRP.
Pizzacı olarak Godfather’s Pizzeria‘yı beğendik. Ama Lakeside merkezdeki değil Baidam Marg’ın başlarındakini. Pizzalar 550-650 NRP aralığında, çok güzel salata da var 250 NRP.
Pokhara’da şöyle afili bir yere de gidelim derseniz Lakeside’dan çıkıp Sedi Bagar yönüne doğru 10 dakika kadar yürüdüğünüzde göle sıfır çok güzel bir mekan var: Krazy Gecko. Ağaçların içinde, gölün dibinde ve baya hoş tasarımlı bir yer. Menü enternasyonel, ortama göre çok da pahalı değil. Bu mekanın kahvesi Pokhara’nın en iyisiydi bizce, fiyatı 180 NRP. Nepal’de en pahalı içecek bira bu arada, yüksek alkollüler daha ucuz. Buraya iki kere gittik, akşam ortamı da çok hoş.
Yürüyüş izinleri ve ACAP ofisi
Pokhara Annapurna sıradağlarının çok yakınında bulunduğundan doğrudan şehiriçinden ya da birkaç saat mesafelerdeki köylerden başlayan birçok trekking ve hiking rotasına ev sahipliği yapıyor. Pokhara’ya gelen hemen herkes de mutlaka uzun ya da kısa yürüyüşler yapıyor.
Doğrudan Pokhara merkezden çıkarak yürünebilecek iki güzel rota mesela: gölün güneyinden Panchase rotası (3 gün) veya gölün kuzeyinden Dhampus-Australian Camp rotası (3 gün) olabilir.
Yine kısa yürüyüş olarak çok popüler olan iki diğer rota da Poon Hill Trek ve Ghandruk Loop. Bu ikisi de üçer günlük rotalar ve Pokhara’ya 2 saat mesafedeki Nayapul kasabasından başlıyorlar.
Pokhara’ya yakın uzun trekking rotalarından en ünlüleri de aşağıdakiler:
- Annapurna Circuit (15 gün)
- Annapurna Base Camp (8 gün)
- Mardi Himal (7 gün)
- Annapurna Sanctuary (7 gün)
Biz Poon Hill, Annapurna Base Camp ve Mardi Himal’i birleştireceğimiz 14 günlük bir rota çizdik kendimize. “Ayrı ayrı gidip aralarda dinlenseniz daha iyi değil miydi” derseniz, evet daha iyiydi 🙂 Ama o durumda Annapurna koruma alanına birden fazla kez giriş çıkış yapacağımız için ACAP belgemizi her seferinde yenilememiz gerekecekti.
Nepal’de bireysel yapılan tüm yürüyüşler için TIMS adlı izni almak zorunlu. En azından resmi olarak yazılan bu (ama kontrol noktalarında bizim hiç TIMS’lerimize bakmadılar).
TIMS haricinde yürüyüş yapılan bölgeye göre koruma alanı izni, sınırlı bölge izni gibi ekstra izinler de gerekiyor. Yukarıda saydıklarımızın tamamında Annapurna koruma alanına girdiğiniz için Annapurna Conservation Area Permit (ACAP) almanız gerekiyor. Yine yukarıdakilerin hiçbiri Restricted Area denen Tibet’e yakın bölgeye girmediği için diğer pahalı sınırlı bölge izinlerine ihtiyacınız yok.
Yürüyüşü bir turla yapıyorsanız firma sizin adınıza bu belgeleri çıkartıyor, kendiniz yapıyorsanız ACAP ofisine gitmeniz gerekiyor. Pokhara’da ACAP ofisi Lakeside’ın sonunda barajın olduğu kısımda. Biz buraya ilk karakol için gitmiştik (“Karakol ne alaka?” diyorsanız bkz: Manaslu yazısı). Turizm polisi karakolu ACAP ofisiyle yan yana. Hatta aynı yerde bir de vize uzatma ofisi var.
Bizim aslında Manaslu yürüyüşünden kalma hiç kullanılmamış ACAP belgemiz vardı. Manaslu Circuit‘te Larke La geçidini aştıktan sonra Annapurna koruma alanına girilmiş oluyor ve son iki gün için ACAP gerekiyor. Ondan ötürü bizim belgelerimiz vardı ve bölgeye hiç giremediğimiz için de işlenmemiş vaziyette duruyordu. Biz ACAP ofisine TIMS almak için gittik.
Ofiste gişeye gidip planladığımız yürüyüşün başlangıç-bitiş yerlerini ve kaç gün olacağını açıklayıp TIMS almak istediğimizi söyledik. TIMS kişi başı 2000 NRP. ACAP alsak o da 3000 NRP imiş. Konuştuğumuz görevli içeri bize form getirmeye gitti, o arada diğer görevli bir kağıt alıp hızlı hızlı birşeyler yazdı ve gizlice bize uzattı. Bir baktık şunu yazmış “TIMS lazım değil, almayın”.
Haydaa! Gişede ses kayıt cihazı olduğunu anladık gizlice kağıda yazmasından. Biz de altına “????” yazdık “ee, ne yapalım yani?” manasında. Görevli “Ben size telefon numaramı vereceğim, gerektiğinde ben halledeceğim” dedi bu kez konuşarak. Bu arada hangi izinler gerektiğini araştırırken forumlarda TIMS konusunda farklı yorumlar görmüştük, kimisi “zorunlu” diyordu kimisi “kaldırıldı” diyordu kimisi ise “aldık ama hiç bakmadılar” diyordu. Kafamız karıştı: acaba TIMS zorunluluğu kaldırıldı da yine de satmak için kaldırıldığını söylemiyorlar mı? Bu görevli de bizi çok sevdi bu haksızlığa bir dur mu demek istedi memuriyetini tehlikeye atma pahasına?
Sonra sağolsun görevli merakımızı giderdi. Kağıda bu kez şunu yazdı: “TIMS alma. Bana 1000 NRP ver numaramı vereyim”. Bu arada telefonundaki whatsapp mesajlarını gösterdi, bir takım turistlerle yazışmalar vs. Hah, şimdi esrar perdesi aralandı 🙂 Belli ki bu TIMS izni çok da elzem değil, olur da soran olursa bu ofisteki memurla iletişime geçecekmişsin o birşeyler yollayıp halledecekmiş. Nepal’de devlet işlerinde rüşvet ve yolsuzluk çok yaygın diye okumuştuk ama direkt karşılaşacağımızı düşünmemiştik.
Görevliden izin isteyip dışarı çıktık, hızlıca aramızda değerlendirdik. 2000 NRP yerine 1000 NRP için böyle bir topa girilir mi? Girilmez. Ama bu TIMS de hakikaten gerekli değil belki de. TIMS de almasak görevliye de para vermesek 🙂 Sonra hızlıca kendimize geldik. Manaslu’daki olayların ardından düşünmemiz bile hataydı, paşa paşa TIMS’lerimizi alıp çıkacaktık. Gişeye geri döndük, bu arada hala bize form getirmeye giden diğer görevli dönmemişti. Herhalde birbirlerinden haberliydiler. Bizimkine “Biz TIMS alacağız” dedik. Sonra o kalktı gitti. Formu getirmeye giden nihayet elinde iki tane formla döndü 🙂
Aslında ACAP ofisinde işler oldukça hızlı ilerliyor, öyle saatlerce beklenen bir yer değil. Rüşvet kısmını geçtikten sonra bizim de işimiz 5 dakikada olup bitti. Formları doldurduk, paraları ödedik. Hemen yan tarafta birer fotoğrafınızı çekip çıkartıyorlar, karta yapıştırıyorlar, damgalıyorlar, bitti.
Bu arada yürüyüşlerimizde iki noktada ACAP kontrolü yapıldı, ikisinde de TIMS’i istemediler. Yani hiç almasak olurmuş. Ama bu bir tavsiye değildir.
Pokhara’da görülecek yerler
Pokhara’da uzun yürümeyi göze alıyorsanız her yeri yürüyerek de görebilirsiniz. Yalnız gündüzleri çok sıcak ve nemli olabiliyor. Gölün kuzeyi ve güneyinde 5 kilometre çap içerisinde çok sayıda görülesi yer var. Biz malesef hepsini göremedik, özellikle Gupteshwor tapınağını görmek isterdik. Dinlenme ve diğer işlere koşturmaktan gezmeye sadece 2 gün ayırabildik. Bu arada kısa zamanınız varsa Pokhara’da 1-2 günlüğüne motorsiklet kiralamak da mantıklı.
Pokhara’nın kendimizce mutlaka görülmesi gereken yerlerini aşağıda toparladık:
Davi’s Şelaleleri
Phewa gölünün güneyinde Siddharta ana yoluna yakın seri şelaleler. İsmini hüzünlü bir hikayeden alıyor. 60’lı yıllarda burada gezen bir İsviçreli çift muson döneminde suya kapılıyor. Davi isimli kadın boğularak ölmüş. Babası buraya isminin verilmesini rica etmiş. O zamandan beri Davi’s Falls olarak biliniyor. Şelalenin orijinal ismi ise Patale Chango, Nepalce yeraltı şelalesi anlamına geliyormuş.
Gupteshwor Mahadev Mağarası
Gupteshwor, Davi’s Şelalelerinin beslediği bir tapınak-mağara. Nepal’deki en büyük mağara ve en orijinal yerlerden biri denebilir. Yeri şelaleye çok yakın, Siddharta ana yolunun diğer tarafında. Yeraltı mağarasına spiral merdivenlerden iniliyor.
Mağara kısmı iki bölümden oluşuyor, muson döneminde şelaleye yakın olan kısım ziyaretçiye kapalı tutuluyormuş. Mağarada bulunan Shiva-Parvati çifti ve diğer Hindu tanrılarını temsil eden heykel ve sunakların 16.yüzyılda mağara ilk keşfedildiğinde de bulunduğu söyleniyor. 5 bin yıllık olduğu söylenen bu mağara-tapınak bu nedenle Hinduların hac yerlerinden biri.
Tal Barahi Mandir
Phewa gölünün ortasında kayıklarla gidilen minik bir ada-tapınak. İsmi Tanrıça Barahi’den geliyor, Phewa gölü bölümünde bahsettiğimiz o yaşlıların kaçtığı ada. Adaya en yakın kayık iskelesinde akşamları Aarti töreni yapılıyor. Özellikle o saatlerde kayıklar ve iskele çok kalabalık oluyor.
World Peace Pagoda
Peace Pagoda ya da diğer adıyla Shanti Stupa gölün güney yakasında Anadu tepesinde yer alıyor. Çoğunluğu 2.Dünya Savaşı sonrası dünya barışı özlemiyle Japon bir Budist rahip rehberliğinde yapılan bu stupalardan dünyada 80 tane varmış. Stupaya gölün etrafından dolaşıp gidebileceğiniz gibi, bir iskeleden kayıkla da tepenin altına kadar gidip oradan da tırmanabilirsiniz. Biz gölde kayık gezisi de olsun diye Disneyland tarafındaki iskeleden bindik. Buradan kayıkla stupa iskelesi 1100 NRP. Karşı iskeleye geldiğinizde bir 30-40 dakikalık basamakları çıkarak stupaya geliniyor.
Hava nemsiz ve açık olduğunda stupadan güzel bir göl, Pokhara şehri ve arkasında Himalayalar manzarası oluyormuş. Biz göremedik. Peace Pagoda bölgesine ayakkabıyla girilmiyor, gürültü yapılmıyor ve TikTok çekmek yasak. TikTok terörü Nepal’de de yoğun tahmin edebileceğiniz gibi 🙂 Stupanın çıkışında bir de Japon tarzı Budist manastırı var.
Shiv Mandir
Stupadan sonra 1 saat kadar daha tepelere doğru devam edilince 1500 m rakımda Pumdikot‘taki Shiva Heykeli’ne ulaşılıyor. Nepal’deki en büyük Shiva heykeli olan bu yapı 2021’de yapılmış, yeni yani. Ama buranın manzarası Peace Pagoda’dan da güzel.
Sarangot
Phewa gölünün kuzey yakasında Sedi Bagar köyü ve Sarangot tepesi bulunuyor. Sedi Bagar yamaçlarında inziva, yoga merkezleri ve kırsal homestay tarzı birçok yer var. Arkadaşlarımız bu bölgede değişik bir airbnb’de kalmışlardı.
Sedi Bagar’dan Saragot tepesine çıkan bir teleferik var. Tek yön kişi başı 650 NRP. Sarangot‘a gidenler normalde gün doğumunda orada olup manzara izliyorlar. Bir tarafta göl, diğer tarafta geniş bir açıdan Annapurna sıradağlarını görebiliyorsunuz. Tabii yine hava açıksa 🙂 Biz yine hiçbir şey göremedik.
Pokhara’ya dönerken teleferik kullanmayıp yamaçtan indik. Biraz karışık bir yol, patikalar belli değil ve bir noktadan sonra sık bir ormana giriyorsunuz. Köylülere defalarca yol sorduk, sonunda genç bir çocuk merkeze iniyormuş onun peşine takılıp inebildik.
Sarangot yamaçlarından Phewa gölünün üstüne doğru yamaç paraşütü de yapılıyor. Açık bir havada benzersiz bir deneyim olacağına eminiz.
Leave a Reply