Peru doğa yürüyüşleri açısından tam bir cennet. Cusco bölgesi Machu Picchu ve Gökkuşağı dağları nedeniyle ülkenin en gözde bölgesi olsa da trekking ve dağcılık severler için özellikle Huascaran Milli Parkı inanılmaz güzellikler vaadediyor.
Huascaran Milli Parkı, başkent Lima’nın kuzeyindeki Ancash bölgesinde bulunuyor. Dünya tropikal kuşağındaki en yüksek sıra dağlar olan Cordillera Blanca burada bulunmakta ve bu milli park ismini Peru’nun en yüksek zirvesi olan Huascaran dağından alıyor. Koruma altındaki bu bölgede tropikal kuşakta kalan son buzullar, 300’e yakın buzul gölü, bölgeye has hayvan ve bitkiler ve bolca harika trekking parkuru bulunuyor.
Ulaşım
Huaraz, Huascaran Milli Parkı’ndaki rotaları yürümek için merkez üssü olarak kullanılan orta boyutta bir şehir. Başkent Lima’nın 400 km kuzeyinde yer alıyor.
Yılbaşının ertesi günü 1 Ocak’ta başkent Lima’dan Julio Cesar isimli bir firmayla Huaraz’a gittik. Lima notlarımız için şu yazıya göz atabilirsiniz:
Huaraz’a sefer yapan firmaların Lima tarihi bölgesine yakın Estadio Nacional durağının civarlarında kendi küçük terminalleri var, biz de otobüse oradan bindik. Aynı otobüsler Lima’nın diğer tarafındaki Plaza Norte alışveriş merkezinin oradaki Gran Terminal Terreste‘ye de girip yolcu alıyor, oradan da binilebilir.
400 km’lik yol 8 saat kadar sürdü (Peru şartlarında hızlı bile denebilir) ve sabah 5’te Huaraz’a vardık. Otobüsler şehir merkezine 2-3 km uzaklıktaki Terminal Terreste’de bırakıyor, merkeze rahatlıkla yürünebilir.
Huaraz şehri
Huaraz şehri, Ancash eyaletinin merkezi. Şehir, Cordillera Blanca ve Huayhuash başta olmak üzere bir dizi önemli sıra dağın ortasında konumlanıyor. Trekking ve dağcılık parkurları açısından popülerliğinin yanı sıra İnka ve Chavin (İnka öncesi bir medeniyet) eserlerinin görülebildiği Huanuco ve Chavin de Huantar bölgelerine de buradan ulaşılabiliyor. Yani özetle Huaraz uzun yürüyüşleriniz arasında dinleneceğiniz, eşyalarınızı bırakabileceğiniz, yeni yürüyüşlerinizi vs planlayabileceğiniz bir nokta.
Huaraz orta büyüklükte tipik bir Peru şehri, özel olarak ilgi çekici bir yanı yok fakat olanakları çok. Şehirde yüzlerce hostel ve hospedaje var, fiyatlar Cusco bölgesine göre yüksek ama Lima’ya göre daha uygun. Bir kapalı pazar (Mercado), bolca lokanta, birkaç outdoor ekipman mağazası, bolca seyahat acentesi bulunuyor. Huascaran Milli Parkı’ndaki göller Peru halkı arasında da çok popüler, o yüzden Huaraz’da hiçbir yerde görmediğimiz kadar çok yerli turist gördük.
Huaraz’a gidince ilk iş Mercado‘yu tespit edip üst katında kahvaltı yaptık. Peru’da tüm şehirlerde ve büyük kasabalarda bulabileceğiniz Mercado‘larda hem pazar alışverişinizi yapabiliyor hem de üst katlarında kahvaltı ve öğle yemeklerini yiyebiliyorsunuz.
Birkaç seyahat acentesinden standart turlar hakkında biraz bilgi toplayıp kendimize kalacak bir yer aramaya başladık. Epeyce hostele girip çıktıktan sonra Hostal Vacahouse Huaraz adlı bir yerde karar kıldık. Özel banyolu oda kahvaltı dahil gecelik 55 sol’e anlaştık, 2 günlüğüne tuttuk (çünkü Santa Cruz yürüyüşüne gideceğimizi düşünüyorduk). Ortak alanları şirin, odaları da düzgün denebilir. Mutfağı var. Reçel, yağ, ekmek, çaydan oluşan basit bir kahvaltısı var, ama kahvaltı saati 8. Yürüyüşlere gitmek için her zaman bundan daha erken çıkmanız gerektiği için kahvaltıya pek denk gelme şansı olmuyor, biz iki gün haricinde hep kendimiz hazırladık kahvaltımızı. Üçüncü gün hostelden çıkış yaptıktan sonra kahvaltı dahil olmayan daha ucuz bir hostel bulur muyuz diye tekrar arayışa giriştik ama daha uygun seçeneklerin hepsi çok kötü görünüyordu, yine aynı hostelle bu kez 5 gün için gecelik 50 sol (kahvaltı dahil) olarak anlaştık.
Huaraz’da yeme içme her yerde olduğu gibi: en ucuz seçenekler menücüler (öğle yemeği almuerzo, akşam yemeği cena) ve Chifa‘lar (Çin-Peru yemeği). Mercado’nun sokağında ekmekleri güzel bir fırın var. Sabahları erken kalktığımızdan ve öğle zamanları çoğunlukla yürüyüşlerde olduğumuzdan bu iki öğün için hep sandviçler yaptık. Plaza de Armas’ın arkasında Parque del Periodista batı tarzı cafelerle çevrili hoş bir havası olan minik bir meydan, cafelerde wifi da olduğundan yürüyüşlerden sonra burada bir kahve içip birkaç saat takılmak da rutinimizdi. Bir de Mariscal Toribio caddesi var, burada da batı tarzı restoranlar bulunuyor ama fiyatları epey farklı tabii.
Huaraz şehir merkezi 3052 m rakımda, haliyle epeyce serin bir yer. Ocak ayında havası sabah-öğlen güneşli, öğleden sonraları yağmurlu gibi seyretti.
Huascaran Milli Parkı gezilecek yerler ve rotalar
Huascaran Milli Parkı’nda uzunlu kısalı bir çok yürüyüş rotası ve bir dizi tırmanış parkuru bulunuyor. Bu aktiviteleri yapmadan da bazı güzel gölleri tur otobüsleriyle gidip ziyaret edebilme imkanı var ama buranın gerçekten tadına varmak için en güzeli yürüyüş yapmak. Öne çıkan bazı yürüyüşler şunlar:
- Laguna Paron (4200 m) – Göl etrafında basit yürüyüş
- Laguna Churup (4450 m) – 4 saat yürüyüş
- Laguna Llaca (4470 m) – 5 saat yürüyüş
- Laguna 69 (4600 m) – 5 saat yürüyüş
- Nevado Mateo (5180 m) – 5 saat yürüyüş (bir kısmı buz kramponlarıyla)
- Pastoruri Glacier (5200 m) – Buzula basit yürüyüş
- Santa Cruz Trek – Cordillera Blanca dağlarında 4 günlük kamplı yürüyüş. En yüksek geçit 4760 m.
- Huayhuash Circuit – Cordillera Huayhuash dağlarının efsane rotası. 10-12 gün, kamplı. En yüksek geçit 5000 m.
Huascaran Milli Parkı’nda ziyaret edeceğiniz yerlere girmek için milli park bileti almak gerekiyor. Yukarıdaki yerlerin aslında hepsi milli park bölgesinde yer alıyor ama bazılarının girişleri kasaba kooperatiflerine, bazılarınınki ise milli park idaresine ait. Milli park bileti günlük kişi başı 30 sol, 3 günlük ise 60 sol. Biz 3 günlük kart aldık ve tepe tepe kullandık.
Biz Huaraz’a giderken aklımızda Santa Cruz rotasını yapmak vardı. Orada olduğumuz süre boyunca Santa Cruz rotası için bütün firmalarla görüştük, bir grup oluşursa katılmak istediğimizi söyledik, ama malesef düşük sezonda gittiğimizden orada kaldığımız 8 gün boyunca yeterli sayıda insan çıkmadı. Tursuz olarak kendi kendimize yürümeyi de gözümüz kesmedi çünkü bu durumda çadır ve kamp malzemelerini taşımamız gerekecekti. Santa Cruz rotasından vazgeçmek zorunda kaldık, ama Huaraz’da 8 günümüzü bol bol yürüyerek, o buzul senin bu göl benim gezerek geçirdik.
Huaraz 3050 m’de yani görece rahat nefes alabildiğiniz bir şehir. Ama yürüyüşlerin tamamı 4000+ metrelerde olduğundan kendinizi az oksijene alıştırmanız için aklimatizasyon yürüyüşleri yapmanız gerekiyor. Salkantay yürüyüşünden tecrübeli olduğumuz için Huaraz bölgesi planımızda yüksek rakımlı yürüyüşleri sonlara bıraktık. Bu arada Salkantay maceramız için şu yazıya göz atabilirsiniz:
Laguna Paron turu
İlk günümüzü Huaraz merkezde ne nerdedir keşfederek, çarşı pazar gezerek ve nereye nasıl gideceğimizi öğrenmeye çalışarak geçirdik. Laguna Paron’a gitmenin en mantıklı yolunun bir tura katılmak olduğunu anladık ve Plaza de Armas’taki seyahat acentelerinin birinden (American Tours) ertesi gün için Laguna Paron turuna kaydolduk.
Bu tur kişi başı 50 sol ve bir de Paron bölge kooperatifine girişte kişi başı 5 sol ödüyorsunuz. Milli park bileti gerekmiyor. Tur temel olarak bir ulaşım turu, yani 10-15 kişi bir rehberle birlikte servis aracına biniyorsunuz, rehber biraz bilgi veriyor, ulaşacağınız yere vardığınızda dönüş saatine kadar serbest oluyorsunuz ve sonra da geri dönülüyor. Laguna Paron’a bağımsız olarak ulaşmak daha pahalı ve zor olduğundan herkes bu turları tercih ediyor. Turistleri hedefleyen turlarda farklı olarak rehberlik İngilizce de veriliyor, ama biz ihtiyaç duymadık. Artık rehberlerin İspanyolca anlattıklarını iyi kötü anlar hale gelmiştik, ya da öyle sanıyorduk 🙂
Huaraz’dan sabah 08:30’ta servise bindik. 1 saat sonra Carhuaz adlı bir kasabada servis yarım saatlik mola verdi. Buranın dondurması meşhurmuş. Galiba bütün turlarda böyle birşey var, yollarda alakasız bir yerlerde durup alışveriş yapmaya itiliyorsunuz. Dondurma güzeldi ama sahiden 🙂 Sonra devam eden servis Caraz’dan geçerek Paron bölgesine girdi. Caraz, bu bölgede Huaraz haricinde konaklanabilecek başka bir şehir ve aslında hemen hemen tüm rotalara daha yakın, ama Huaraz kadar büyük değil. Göl yoluna girildiğinde Paron bölgesi comunidad‘ı hepimize bilet kesti ve bundan sonrası da 1 saatlik çok bozuk ve virajlı bir rampa şeklinde devam ediyor. Böylece Huaraz’dan çıktıktan 4 saat sonra içimiz dışımıza çıkmış vaziyette Paron gölüne ulaştık.
Laguna Paron 4200 m rakımda inanılmaz güzellikte bir göl. Etrafı Cordillera Blanca sıra dağlarındaki 6 yüksek dağla yarım ay şeklinde çevrili bu turkuaz mavi göl, hem yerliler hem yabancılar açısından bu bölgenin en popüler görülecek yeri olma özelliğini sonuna kadar hak ediyor. Turun bize verdiği 2.5 saat içerisinde bir süre hayranlıkla gölü karşıdan izledikten sonra sağdan giden patikayı takip ederek tepelere çıkıp zirveleri daha açık bir yerden, gölü ise başka bir cepheden izlemek istedik.
Bu zirveler arasından birisi Nevado Artesonraju ya da daha çok bilinen adıyla Piramit dağı. Paron gölünden görünen cephesi, Paramount Pictures‘ın logosuna ilham olmuş. Bu nedenle Paramount dağı da deniyor.
Karlı zirvelere karşı yanımızda getirdiğimiz sandviçleri yiyip Chicha Morada‘larımızı içtikten sonra servis aracına döndük. Servis dönüşte sadece Caraz’da 15 dakika mola verdi ve 18:30’da Huaraz’a vardık.
Wilcacocha köyü
Santa Cruz yürüyüşüne gidemeyeceğimiz kesinleştikten sonra Huaraz’daki üçüncü günümüzü sonraki günlere hazırlık olarak aklimatizasyon günü ilan ettik. Sabah hostelde kahvaltı yapıp odayı boşalttık, çantalarımızı akşam dönünce almak üzere hostelde bıraktık (çünkü daha ucuza kahvaltısız bir hostel bulabileceğimizi düşünüyorduk). Mercado caddesinin sonundan “E” colectivo‘suna binerek (2 sol) 15 dakika sonra Wilcacocha sapağında indik.
Buradan oldukça dik bir çıkışla Wilcacocha köyüne tırmanılıyor. Köy dik bir yamaçta kurulu, köyün ilk evleri 3100 metreden başlıyor, bitiminde de bir gölet var (3700 m). 3 km’de 700 metre irtifa kazanıyorsunuz. Göletin hiçbir numarası yok, basit bir su birikintisi. Ama biz köyü sevdik, hiç turizm bulaşmamış doğal haliyle And kırsal hayatını burada görmek mümkün.
2 saatte tırmandığımız gölette 1 saat sandviçlerimizi yiyip Huaraz şehrini tepeden izledik, sonra da 1 saatte aşağı indik. Dolmuşla geldiğimiz gibi geri döndük.
Huaraz’a döndüğümüzde 2 saate yakın başka hostel aradıysak da mantıklı bir seçenek bulamadık, yine aynı hostelimize dönüp 5 günlük daha anlaştık.
Laguna Llaca yürüyüş girişimi
Dördüncü günümüzde Huaraz merkeze yakın sayılabilecek Laguna Llaca’yı (4470 m) gözümüze kestirdik. Sezonda Huaraz’dan direkt buraya giden colectivolar oluyormuş ama sezon dışında olduğumuzdan bu seçenek yoktu. Yine Mercado’nun yakınından bu kez üzerinde Marian yazan 15 numaralı colectivo‘ya bindik. Bloglarda okuduklarımızdan rotanın 12 km (gidiş dönüş) olduğunu görmüştük ama rotaya girmek için Marian mahallesinden bir araç bulup 10 km kadar uzaklıktaki başlangıç noktasına ulaşmak gerekiyor.
Marian’a gittiğimizde ortalıkta ne taksi ne başka bir dolmuş vardı. Gelen geçen herkese sorduk biz oraya nasıl gidebiliriz diye ama herkes kafasını sallıyordu. Yağmur ya da kardan yol kapanmış ve hiçbir araç gitmek istemiyor. Marian’dan Laguna Llaca tek yön 18 km, yani yürüyüp dönmemiz imkansızdı. En son bir eczaneye girip sorduk. Eczacı tanıdığı bir taksiciyi aradı, ama taksici sadece yolun ulaşılabilir durumda olan 5 km’sini götürebileceğini söyledi (80 sol). Bu arada tüm bunları İspanyolca nasıl anlaştığımızı hatırlamıyoruz, ama durumu bir şekilde anladık ve böylece o gün oraya gitmemizin mümkün olmadığına da ikna olduk 🙂
Özetle: sezon dışında bağımsız yürüyüş planları yaparken bu tip aksiliklerin mutlaka olacağını bilmek gerekiyor. Laguna Llaca, bölgedeki muhteşem göllerden birisi ve Huaraz’a en yakın olanı. Başlangıç noktasına ulaşımı başarabilirseniz yürüyüşün kendisi gidiş dönüş 5 saat kadar sürüyormuş. Bu arada buraya giriş de milli park biletiyleymiş.
Marian mahallesinde bir süre gezinip, bir menücüde almuerzo yedikten sonra bari Huaraz’a yürüyerek dönelim dedik. Döndükten sonra Plaza de Armas’taki bir seyahat acentesiyle (Golden Expeditions) görüşüp ertesi gün için Laguna 69 turuna kaydolduk (kişi başı 50 sol).
Laguna 69 yürüyüşü
Huaraz’daki beşinci günümüz sabahın 4’ünde başladı. Laguna 69’un hem ulaşımı hem yürüyüşü uzun sürdüğünden bu turlar çok erken çıkıyorlar. 4:45’te hostelden servisle alındık ve diğer yolcularla beraber direkt yola çıktık. 2,5 saat sonra servis milli parkın Llanganuco girişine yakın bir köyde kahvaltı için yarım saatlik mola verdi. Biz de birer kahve içtik. Gün yeni aydınlanmaya başlıyordu.
Milli park gişelerinde biletler alındı. Biz ertesi günlerde de yürüyüşlere devam edeceğimizden 3 günlük bilet aldık. Biletler ilk kullanıldığı yerden itibaren geri saymaya başlıyor, 3 günlük bilet 60 sol.
Milli park girişinden sonra servis Laguna Llanganuco‘da 15 dakika fotoğraf molası verdi. Burası da çok güzel bir göl. Kıyıdan turuncu gövdeli Polylepis ağaçları dallarını göle uzatıyor. Bu ağaçlar gül familyasından And dağlarına has ağaçlarmış. Sonrasında kalan kısa yolu da servisle giderek 4 saatin sonunda Laguna 69 rotasının başladığı vadiye geldik.
Servis burada bizi bıraktı ama rehber grupla beraber göle gidiş dönüş yaptı. Laguna 69 turu, Laguna Paron’dan sonra en popüler turlardan birisi fakat kesinlikle Paron turu gibi görüp gelmeli bir tur değil. Deneyim gerektirmese de en azından bir miktar kararlılık ve bir miktar aklimatizasyon gerektiriyor, aksi takdirde yarı yolda kalan çok sayıda insan oluyormuş. Bizim 10 kişilik gruptan 4 kişi gölü göremeden geri döndü örneğin. Bu arada Laguna 69 rehberli gitmenizi gerektiren bir rota değil ama yine bağımsız ulaşım zorluğu ve pahalılığından turla gitmek daha ucuza geliyor, o nedenle herkes bu yolu izliyor.
Laguna 69, Huascaran Milli Parkı’ndaki 300 buzul gölünden biri. 1977’de milli park UNESCO kültür mirasına alınırken Peru’dan bu parkın envanterinin çıkarılması istenmiş. O güne kadar bir adı olmayan göller numaralarla adlandırılmış, Laguna 69’un adı da buradan geliyor.
Vadiden Laguna 69’a tırmanış (3800 m’den 4600 m’ye) 6,5 km ve yaklaşık 2,5 saat sürüyor. İki yerde epey dikleşiyor, onun haricinde rahat eğimli bir rota. Yürüyüşün başlangıcı nehir kenarında Shire gibi tatlı yeşillikler içinde başlıyor, sağdan soldan şelaleler akıyor. Bir süre sonra kendinizi dağların arasında bir vadide buluyorsunuz, sonra da sert kayalıklardan tırmanıyorsunuz. Gerçekten çok keyifli bir güzergah, ne ararsanız var.
Laguna 69, 4600 metre rakımda. Yürüyüş sırasında son ana kadar gölü görmüyorsunuz. Son tırmanışınızın ardından bir anda karşınıza çıkıyor. Gerçekten nefes kesici bir görüntüsü var. Göle tahminimizden erken vardığımızdan kıyıda 1,5 saat kadar vakit geçirdik. Sandviçlerimizi yedik, uzandık, bolca fotoğraf çektik.
Gölden başladığımız yere geri dönüş de yaklaşık 2 saat sürdü. Giderken bulutların kapattığı zirveler dönüşte açılmıştı. Milli parka adını veren Peru’nun en yüksek dağı Huascaran‘ın (6768 m) güney ve kuzey iki zirvesi de bu rotada çok güzel gözlenebiliyor.
Buluşma noktasına döndüğümüzde herkesin toplanmasını beklerken ırmak kenarında Polylepis ağaçları arasında oturup birer Cusquena birası içtik. 18:30 gibi Huaraz’a geri döndük.
Laguna Churup yürüyüşü
Huaraz’daki altıncı günümüzde bağımsız ulaşımın kolay olduğu Laguna Churup’a yürümeyi planladık. Agustin Gamarra ile Antonio Raymondi caddelerinin kesiştiği köşeden kalkan Pitek colectivoları ile gidiliyor. Sabah 7’deki colectivo doluncaya kadar bekleyip 7:45’te kalktı, sevimli köylerden geçerek Pitek’e 45 dakikada vardı. Colectivo kişi başı 10 sol. Pitek köy kasaba değil, mesire alanı gibi bir yer, dolayısıyla herhangi bir dükkan bulunmuyor. Su vb ihtiyaçları Huaraz’dan çıkmadan almak gerekiyor.
Laguna Churup parkurunun giriş noktasında yine milli park biletleri kontrol ediliyor. Parkur direkt dik bir tırmanışla başlıyor ve hep aynı şekilde devam ediyor. 3840 m’den başlanan yürüyüşte 3.5 km’de 600 metre irtifa kazanılıyor. Sonsuz basamaklar çıkılıyor. Yol boyunca 3 yerde mirador‘larda (manzara noktası) oturaklar var.
Yürüyüşte göle 1 km kala parkur ikiye ayrılıyor. Soldan giden yol 500 m daha uzun ve 100 m daha yüksek irtifaya çıkıyor ama yine basamaklardan oluşan bir yol, bu yolda Laguna Churup’u yukarıdan gören bir mirador var. Sağdan giden yol ise bir noktadan sonra kaya tırmanışına bağlanıyor, biraz daha teknik bir yol. Göle yaklaştıkça kayalar dikleşiyor, üç yerde bu tırmanışları kolaylaştırmak için zincirler asılmış, onlardan destek alarak çıkıyorsunuz. En son göle gelmeden hemen önce de bir şelale geçişi var, orası çok kaygan dikkat etmek gerekiyor. Biz gidişi zincirli yoldan, dönüşü mirador’lu yoldan yaptık.
Bu arada Laguna Churup Huaraz’dan da ulaşımı çok kolay olduğundan yerli turistlerin de çok geldiği bir yer. Yürüyüş sırasında birçok Perulu aileyle karşılaştık. 2-3 bebekle beraber kayalara zincirlere tırmanan aileler, 70-80 yaşında insanlar gördük. Yani biz çok teknik bir yürüyüş yaptığımızı zannedip içten içe kendimizi pohpohlarken Perulular hemen havamızı söndürüverdi her zaman olduğu gibi 🙂
Laguna Churup yine dağlar arasında yeşil mavi çok güzel bir göl. Rakım 4450 m. Göl kenarında bir kayaya kurulup güneşlendik ve standart menümüzü yedik (sandviç + chicha morada). Hava güneşli ama soğuktu (5 derece). Birkaç kişinin gölde yüzdüğünü bile gördük 🙂
Hem zincirlerden geri geri inmemek hem de başka bir yol görmüş olmak için dönüşü diğer yoldan yaptık. Önce biraz tırmanarak gölü yukarıdan gören mirador’a kadar çıktık, sonra basamaklarla inişe geçtik. Gölden iniş yaklaşık 1.5 saat kadar sürdü. Trekking batonları burada çok iyi olurdu diye düşündük (Huaraz’daki yürüyüşlerimiz için baton kiralamamıştık).
Saat 14:00 gibi tekrar başladığımız yere döndük ama colectivo’yu dolup kalkması için 1.5 saat bekledik. Yüksek sezonda daha çabuk dolup kalkıyordur muhtemelen, ama sezon dışında olduğumuzdan buraya sabah gelen ve öğleden sonra dönen sadece 1 colectivo vardı, onu beklemek zorundaydık.
Huaraz’a döndüğümüzde Parque del Periodista‘da kahve içip biraz takıldık, sonra yine geçen sefer Laguna 69’a gittiğimiz Golden Expeditions firmasından ertesi gün için Pastoruri turuna kayıt yaptırdık (kişi başı 50 sol).
Pastoruri Glacier turu
Yedinci günümüzde sabah hızlıca birşeyler atıştırıp 8:30’da Pastoruri buzulu için meydandan servise bindik. Katıldığımız tur yine alakasız yerlerde mola verme geleneğini bozmayarak yola çıktıktan yarım saat sonra kahvaltı için bir mahallede durdu. Yarım saatlik molanın ardından milli parka doğru devam edildi.
Bu bölge tarih öncesi çağlarda deniz, adalar ve volkanlardan oluşan bir bölgeymiş. Sonra Amerika tektonik plakaları hareketleniyor ve üst üste biniyor. Güney Amerika plakası üstte kalmış, böylece buradaki deniz seviyesi yerler bir anda 5000-6000 metrelere çıkmış. 6000+ metrelerde dağlarda çok sayıda 1 milyon yaşını aşkın balık ve deniz canlısı fosili bulunmuş.
Servisimiz milli parkın Carpa bölgesi girişine yaklaşırken önce Laguna Patacocha’da ardından mineral suyunun orada kısa molalar verdi. Burada buzullardan gelen sular yeraltındaki metallerle karışıyormuş. Sazlıkların kökleriyle beslenen bakterilerin ürettikleri oksijen de bu suya eklenince demir oksit oluşup sular kan kırmızı bir hal alıyormuş.
Milli park girişinde yine bilet kontrolünün ardından yol devam etti. Bu bölge sadece Güney Amerika’da yetişen endemik Puya Raimondii bitkisinin doğal yayılım alanı. Ananas familyasından olan bu dev bitkiye And kraliçesi de deniyormuş. Uzaktan dev kaktüslere benzeyen bu bitki 100 yıl kadar yaşayıp ömrünün son yıllarında 12 milyon çiçek açan 15 metreye kadar uzanan devasa bir gövde büyütüyor, sonra da kuruyup ölüyor. Çiçekler sonbaharda 3 aylık bir dönemde oluyormuş, biz kuruduğu döneme denk gelmişiz 🙁 Yine de çok ilginçti.
Puyaları gördükten sonra Pastoruri buzuluna yürüyeceğimiz alana geldik (rakım 4800 m). Servis sizi burada bırakıyor ve 2 saat sonra dönmenizi istiyor. Buradan buzula sadece 2 km ama irtifadan kaynaklı yorucu bir yürüyüş. Bu kısacık yolu gitmek için atları da kullanabiliyorsunuz.
Yarım saat oldukça yavaş bir tempoda yürüyerek 5250 m’deki buzula vardık. Tahminimizden çok daha küçük bir buzulla karşılaştık, etrafı gölle çevriliydi. Bu göl Pastoruri buzulunun erimesiyle oluşmuş.
Pastoruri buzulu tropikal kuşakta son kalan buzul kütlelerinden birisi imiş ve o da hızla erimekte. Çok değil birkaç sene öncesine kadar burada buz tırmanışı bile yapılıyormuş ve fotoğraflardan gördüğümüz kadarıyla buzul kütlesi bunun neredeyse 10 katı kadarmış. İklim değişikliğinin en belirgin görülebileceği yerlerden biri burasıdır herhalde. Buzulun o göz kamaştırıcı mavi tonları özellikle hızla eriyen kısımlarında belirginleşiyor. Muhtemelen birkaç seneye kadar bu buzul tamamen yok olacak.
Pastoruri buzulu etrafında 1 saat kadar vakit geçirdik. Bu arada kar yağmaya başladı. Böylece Peru’da görmeğimiz bir doğa olayı da kalmamış oldu 🙂 Sonra yarım saat yürüyüşle tekrar servisin olduğu yere döndük. Yüksekliğe alışmış olduğumuzu düşünsek de o gün baş ağrısı çektik. 5000 metre üzerinde ilk defa vakit geçirmiştik, kısa da olsa etkisini gördük. 5000 m üzerine çıkmadan 4500’lerde tekrar aklimatize olmak gerekiyor gördüğümüz kadarıyla.
Dönüşte servis tüm o yolu molasız gittikten sonra sabah durduğumuz Huaraz’a yarım saat mesafedeki mahallede tekrar durarak yemek molası verdi. Birkaç kişinin yemek yemesini bekledik, ardından Huaraz’a döndük.
Ertesi gün için yine buraya geldiğimiz Julio Cesar firmasından Lima’ya otobüs biletlerimizi aldık (kişi başı 60 sol). Hosteldeki son gecemizden sonra ertesi gün otobüs saatine kadar Huaraz merkezde takıldık.
Leave a Reply